Avusturya’nın Saklı Bahçesi: Steiermark Bölgesinde 5 Günlük Kaçış Rotası

Avusturya denince akıllara Viyana, Viyana denince de kültür sanat geliyor. Ancak Avusturya’nın birbirinden farklı bölgeleri var ve ülkenin atmosferi de bölgeden bölgeye değişiyor. 9 farklı eyaletten oluşan Avusturya’nın en farklı noktalarından biri ise Steiermark. Klasik rotalardan sıkıldıysan, yeni keşiflere açıksan, arkadaşların sana sürekli “Orayı nasıl buldun?”  diye soruyorsa bu kaçış rotası tam sana göre. 

Bu bölgeye ulaşmanın en kolay yolu ucuz Avusturya uçak bileti almaktan geçiyor. Graz’a direkt uçuşlar başladı. Haftanın 3 günü Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan Pegasus Havayolları ile Graz’a ulaşmak çok kolay!

Avusturya Uçak Bileti Ara

Bu hatırlatmayı da yaptığımıza göre önce Steiermark Bölgesini öğrenelim, sonrasında da rotamıza geçelim. 

Steiermark Bölgesi Nerede?

Steiermark, Avusturya’nın güneydoğusunda yer alıyor. Avusturya’nın 9 federal eyaletinden biri olan bu bölge hem doğası hem kültürüyle diğer bölgelerden net şekilde ayrılıyor. Batısında Kärnten, kuzeyinde Yukarı Avusturya (Oberösterreich), doğusunda Burgenland, güneyinde ise Slovenya ile komşu.

Graz, bölgenin başkenti; ama Steiermark sadece şehirden ibaret değil. Termal kasabalar, dağ köyleri, sanat yapıları, doğa parkurları ve tarihi alanlarla dolu çok yönlü bir coğrafya. Kimi zaman yeşil bir vadi, kimi zaman barok bir kütüphane, kimi zaman modern bir sanat eseri çıkar karşına.

Avusturya’nın “yeşil kalbi” olarak da anılan Steiermark, sakinliği ve çeşitliliği bir arada sunuyor. Eğer kalabalıklardan uzak ama zengin bir deneyim arıyorsan burası tam yeri.

Senin için bu deneyimi yaşayabileceğin 5 günlük bir Steiermark rotası hazırladık. Dilersen bu rota için Graz’dan başlayalım. 

1. Gün: Graz

Avusturya’nın güneyinde bulunan Steiermark eyaletinin başkenti olan Graz, ülkenin ikinci büyük şehri. Sürprizlerle dolu bir kutu gibi olan Graz, tarihle çağdaş tasarımın ve öğrenci enerjisiyle sakin yaşantının iç içe geçtiği bir yer. Şehirde tam 6 tane üniversite var. Buradan ne kadar genç bir yer olduğunu anlamak mümkün. 

Graz’ın tarihi şehir merkezi, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alıyor. Mimarisine hayran olacağın binalar, sakin sokaklar, bisiklet yolunun varlığına sarılıp pedallayarak keşfedebileceğin yollar bulacaksın. Ülkenin ikinci büyük şehrinden beklentin büyük bir hareketlilik ise orada bir es vermeni rica ediyoruz. Her ne kadar öğrenci şehri olsa da buraya geldiğinde tatlı bir sakinlikle karşılaşacaksın.

Avusturaya’nın gastronomi şehirlerinden biri olarak kabul edildiği için burası elbette şnitzelden fazlasını sunacak. Yani yemek konusunda için rahat olsun. 

Şimdi, gelelim ilk günü nasıl geçirebileceğin konusuna:

• İlk olarak UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan tarihi şehir merkezinden başlaman doğru olacaktır.
• Hauptplatz tarihi şehir merkezinin meydanı, Herrengasse dükkanlarının olduğu büyük caddesi, Landhaus avlusu ise Rönesans mimarisinin en güzel örneklerinden biri. Tarihi şehir merkezinden sonra keşfine bu noktalardan devam edebilirsin.
• Şehri ikiye ayıran Mur Nehri’nin sağ kıyısında bulunan Lendplatz, büyük bir çiftçi pazarına ev sahipliği yapıyor. Sebzeler, meyveler ve taze çiçeklerle dolu bu pazara mutlaka uğramanı öneriyoruz.
• Kunsthaus Graz, yaratıcıları tarafından “Friendly Alien” yani “dost canlısı uzaylı” olarak tanımlanan modern sanat müzesi de Graz’da geçirdiğin vaktini değerlendirebileceğin yerlerden biri.
• Mur Nehri’nin üzerinde bulunan yapay ada Murinsel’de vakit geçirebilirsin. Graz’ın 2003 Avrupa Kültür Başkenti olmasının bir hatırası olarak nehrin üzerine kondurulan yüzen ada hayli etkileyici. Burada yemek yiyebilir, bir şeyler içip vakit geçirebilirsin.
• Prens Hans Ulrich von Eggenberg tarafından 1625 yılında yaptırılan Eggenberg Sarayı, muhteşem bir mimariye sahip. Bu sarayı gezmeden Graz’dan dönmemeni öneriyoruz. 

2. Gün: Bärnbach & Lipizzaner Harası

Bugün rotamız batıya doğru. Graz’dan yaklaşık 45 dakikalık bir araba yolculuğu ile Bärnbach’a ulaşabilirsin. Toplu taşıma tercih edersen de Graz Hauptbahnhof’tan Voitsberg’e trenle gidip oradan Bärnbach’a bağlanabilirsin.

• Bärnbach’taki en çarpıcı yapılardan biri St. Barbara Kilisesi. Sanatçı Friedensreich Hundertwasser tarafından tasarlanan bu renkli ve eğri büğrü bina klasik kilise mimarisinden tamamen farklı.
• Kilisenin etrafında yer alan tematik bahçeler de görülmeye değer.
• Yıllar öncesinde kömür madenciliği ve cam üretimi yapmış bu kasabanın bir de cam müzesi bulunuyor. 

Sonraki durak Piber. Bärnbach’tan sadece 15 dakikalık mesafede.

• Burada bulunan Lipizzaner Harası, Viyana’daki İspanyol Binicilik Okulu için yetiştirilen ve Avrupa’nın en eski at cinsi olan zarif beyaz Lipizzaner atlarının anavatanı.
• Harada atların bakımı, tarihçesi ve eğitimiyle ilgili bilgiler alabilir; düzenlenen turlara katılabilirsin.
• Doğa içinde huzurlu yürüyüş parkurları da mevcut.

Gün sonunda tekrar Graz’a dönebilir veya bu bölgede bir gece konaklayarak kırsal atmosferin tadını çıkarabilirsin.

3. Gün: Rogner Bad Blumau

Yeni günle birlikte rotanı bu kez doğuya çeviriyoruz. Graz’dan Bad Blumau’ya arabayla yaklaşık 1.5 saatlik yolculukla ulaşabilirsin. Toplu taşıma tercih etmek istersen trenle Hartberg ya da Fürstenfeld’e gidip oradan otobüsle geçmek de mümkün.

Bad Blumau termal bir kasaba. Bu yolculuğu huzurlu ve sakin bir şekilde geçirirken şifalı termal sularla buluşturmak, seyahatinin keyfini ikiye katlar diye düşündük.

• Rogner Bad Blumau, yine Hundertwasser imzası taşıyan ve dünyada eşi benzeri olmayan bir termal kompleks. Renkli binalar, yuvarlak hatlar, yeşil çatılar ve termal havuzlarıyla sanat ile huzurun birleştiği bir yer.
• Avrupa’nın en eski meşe ağacı olarak kabul edilen “1000-jährige Eiche Bad Blumau” büyük meşe anlamına gelen “Dicke Oachn” olarak biliniyor. Bu kasabaya geldiğinde tarihe meydan okuyan bu ağacı görmek istersen bilgin olsun. 

Tüm günü burada geçirdikten sonra istersen otelde konaklayabilir ya da akşam saatlerinde Graz’a dönebilirsin.

4. Gün: Gesäuse Ulusal Parkı & Admont

Termal banyolardan sonra sıra doğa yürüyüşüne geldi. Huzura kaçış rotasının 4. gününde seni yemyeşil bir gün bekliyor. Graz’dan Gesäuse Ulusal Parkı’na araba ile yaklaşık 2 saatte ulaşılıyor. Trenle de Selzthal veya Liezen üzerinden Admont’a ulaşabilirsin.

Gesäuse, Alplerin eteğinde yer alan etkileyici bir ulusal park. Dağlar, ormanlar ve vadilerle dolu. Kısa doğa yürüyüşleri, fotoğraf molaları ve seyir noktalarıyla zaman geçirmek için harika.

Burada vakit geçirdikten sonra yakın mesafedeki Admont kasabasına geçebilirsin.

• Burada yer alan Admont Manastırı, Avrupa’nın en eski ve büyük barok kütüphanelerinden birine ev sahipliği yapıyor. Tavandaki freskler, altın detaylar ve pastel renklerle dolu bu görkemli salon kesinlikle unutulmaz. Ayrıca doğa tarihi müzesi ve sanat galerisi de kompleksin içinde yer alıyor.
• Burayı ve kasabayı gezdikten sonra Admont’un meşhur bal kabağı çorbası steirische kürbissuppe, elmalı turta apfelstrudel, peynirli noodle käsespätzle gibi lezzetlerini de mutlaka tatmanı öneriyoruz. 

Geceyi Admont’ta ya da tekrar Graz’da geçirebilirsin.

5. Gün: Alternatif Graz & Yurda Dönüş

Turun son gününe geldik. Bugünü hem yavaşlamak hem de Graz’ın gözden kaçan detaylarını keşfetmek için ayırabilirsin. Önceki günü Admont’ta geçirdiysen sabah erkenden Graz’a dönebilir, eğer önceki akşam dönmüşsen rahat bir sabahla güne başlayabilirsin.

• Lendplatz civarından başlayabilirsin. Buradaki kafelerde kahveni içerken sokak sanatlarını, yaratıcı butik dükkanları ve yerel yaşamı izleyebilirsin.

• Jakominiplatz ve Glockenspielplatz civarındaki ara sokaklarda gezip yerel tasarım dükkanlarından hediye alışverişi yapabilirsin. Bal kabağı çekirdeği yağı, el yapımı sabunlar ya da elma bazlı ürünler turistler tarafından en çok tercih edilenler arasında. 
• Daha çok manzara istiyorsan şehir merkezine sadece 15 dakika uzaklıktaki Gösting Kalesi kalıntılarına doğru kısa bir yürüş yapabilirsin. Burada Graz’ın farklı bir manzarasıyla karşılaşacaksın. 

Bu öneri ile yazımızın sonuna geliyoruz, ancak okumaya devam etmek istiyorsan “Bir Bilet, İki Şehir: Viyana – Bratislava Gezisi” başlıklı yazımıza geçebilirsin.